27 Eylül 2015 Pazar

Harlequin Kolye



Geçen sene instagramda gezinirken aşağıdaki fotoğrafı gördüm.
























Bakırdan yapılmış alkonost kolyesi (alkonost slavyan mitolojisinde bahsi geçen insan yüzlü cennet kuşu).
Kolyeyi o kadar çok beğendim ki, arkadaşıma ondan bahsettim. O da bana sürpriz yapıp kolyeyi doğum
günüme hediye etti.
Kolyeyi hazırlayan sanatçıyı instagramda takip ettikçe işlerine hayran kalıp ona yazmaya karar verdim.
Rus sanatçı Nina Gerasimova çok yetenekli ve kendi stili olan birisi. Ona sevdiğim objelerden oluşan
bir kolye yaptırmayı düşündüm. Tarifini doğru yapmak için aşağıdaki eskizi yaptım.



























Tilki, Harlequin ve Elizabethan yakadan (Elizabethan Ruff) oluşan bu eskizi Ninaya gösterdiğimde
sağolsun beni kırmayıp kolye hazırladı.
Ninanın el emeği olan kolyeyi aşağıda görebilirsiniz.



















































Bu eskizden kendim de bir kolye yaptım. Organze kumaşına nakış işleyerek kolyeyi hazırladım.
Her iki kolyenin de benim için ayrı bir yeri var.




















































Not: Nina'nın çalışmaların bu linkten inceleyebilirsiniz.

https://instagram.com/nina.gerasimova/




6 Eylül 2015 Pazar

Karadut Likörü (Babamın anısına)


İki ay önce babamı kaybettim.
Her kız çocuğu gibi ben de babama çok düşkündüm. Küçüklüğümden itibaren  sorduğum her soruyu sıkılmadan cevaplayan bir google'dı benim için. Bana göre bilmedigi bir şey yoktu. Güleç yüzü, merhametiyle sevgisini gösteren bir adamdı. Onun hakkında geçmiş zamanda konuşmak hakikaten çok zor.

Bütün bunları yazmamın sebebi bugün paylaşacağım karadüt likörünün hikayesine bağlı.
Bu karadut tarifini babamdan almıştım. Geçen sene annemle konuşurken sohbet arasında bana babamın ona nişanlıyken kendi elleriyle hazırladığı karadut likörü ikram ettiğini anlattı. Likör annemin hayatında içtiği en güzel likörmüş. Babama likörü nasıl yaptığını sorup bende aynısını yaptım. Likörün hazır olması için bir sene gerekli. İşin ilginç tarafı babamı kaybetmeden 1 ay önce onu beraber açtık.
Hissetmiş gibi babama likörün tarifini ona kimin verdiğin sordum. Ona da likör yapımını kendi dayısı öğretmiş. Bizim yazlıkta çok güzel meyve veren karadut ağacı vardı. Hayatımda yediğim en güzel ve doğal  karadut ağacıydı. Bizim yazlığın toprağı  tıpkı bir plaj kumu kadar inceydi. Karadutları toplayıp, bir büyük cam kaba koyup üzerine bir yemek kaşığı toz şeker ilave edip, sabahları güneşe bırakıp, akşamları ise üzerini battaniye ile örterlermiş. Bu işlemi 40 gün boyunca yapıp, 40. günün sonunda yazlıktakı o kum toprağa bastırırlarmış likörü. Likör toprakta bir sene kalıp, bir senenin bitiminden topraktan çıkarılıp süzülürmüş. İşte bu tarifi babamı kaybetmeden bir sene önce öğrenip sizinle paylaşmak için ben de hazırladım. Tadını kelimelerle ifade etmek çok zor. Eğer siz de yapmak isterseniz, likörü muhakkak ince kumu olan bir alana bastırmanız gerekir.